29 Mayıs 2012 Salı

Hilkat Garibesi

Ofiste bayağı bayağı uzaylı muamelesi görüyorum. A desem şaşırıyorlar, B desem şaşırıyorlar… Hayır ilginç bir insan da değilim. Hasbel kader Ankara’da takılmakta olan tipik bir İzmirliyim sadece. Ama ne bileyim, Ankara’da takılmakta olan bir Kongolu değilim. Atıyorum yeşil yemeklik muzları pişirip yemiyorum. Alt tarafı zeytinyağı seviyorum, deli gibi et tüketmiyorum, kişisel bir şey olsa gerek peynir seviyorum, kolamı light içiyorum, can boğazdan gelir diye düşünmüyorum ama 1.67 boyuma sağlıklı bir 50 kiloyum, açlıktan ölmüyorum… Yalnızca biraz dikkat ediyorum yediğime içtiğime, spor yapıyorum (a.k.a. televizyon karşısında bacak kaldırıp indirmek, su şişesiyle kol egzersizi filan olup olacağı). SIRADANIM yani.
Ne yediğim, ne yemediğim NEDEN sürekli ofisin bir numaralı konusu, NEDENN?! “Sen şimdi zeytinyağına ekmek de banarsın!” Ayy, hapse girer miyim acaba? Gece evi basıp yaka paça götürürler mi bilmem kaçıncı dalga kapsamında beni zeytinyağına –hem de ay çekirdekli, evde yapılmış missssss gibi tam buğday- ekmeğimi banarsam? Ne acayibim ben ya... Di mi?
Hey Allahım!

1 yorum:

  1. oh be!
    nihayet tekrar yazmaya başlamışsın :)
    Ankaralılıktan değildir o, herkesin istediği ama beceremediği birşeyi yaşam şeklin haline getirmeni çekemez kimse.
    1,67 boya 50 kiloyum diyosun, bi de uzaylı değilim diyosun :)
    Manken gibi bişeyim yani
    ^.^
    Etrafındakiler naapsın, etle besleyip löp löp yağlanmanı isterler. Şartlar eşit olsun plz

    YanıtlaSil